26 Aralık 2015 Cumartesi

BENİM ANNEM 
GÜZEL ANNEM 
Bakıyorum da geçmişe; TÖDMF yöneticisi, TÖS Kurucularından Köy Enstitülü bir Sosyalist BABA,
Okuma yazmayı kendisi öğrenmiş, bütün çocuklarının IŞIĞI olmuş, neşeli, sımsıcak hayat dolu bir ANNE.
Her anımda benimle yaşayan, her davranışımda kendisini gördüğüm ANNEM.

Babamın köy öğretmeni olduğu ilk döneminde evimize gazete haftalık gelirdi.
Ben 4 yaşında okuma yazma öğrendim Annem sayesinde.
Cumhuriyet Gazetesinde tefrika edilen Yaşar Kemal’in ORTA DİREK’ini yüksek sesle Anneme okuduğumu büyük bir mutlulukla hatırlıyorum.
 Ben okumaya başlayınca Annem, Babamın öğretmenlik Yaptığı Ordu Mesudiye Yukarı Faldaca (Gökçe) Köyündeki komşuları da çağırır hep birlikte dinlerlerdi
.
9 Yaşımdayken İvan Turganyev’in “Babalar ve Oğulları” adlı romanını kendisine okumamı isteyen Annem benim Klasiklerle tanışmamı sağladı.

 İlkokul son sınıfta Yatılı Okul Sınavlarına girdim doğal olarak.
Sınav sonuçları açıklandı,
Trabzon Lisesini kazandım. 10 yaş yeni bitmiş, boyum 1,27 cm, kilo 32.
Annem mide rahatsızlığı tedavisi için İstanbul’da. Babam kararsız, “Oğlum yaşça küçüksün çelimsizsin zorlanırsın” dedi, ben ısrar ettim. Bu benim hayatım, sen nasıl yatılı okuduysan beni de göndermelisin diye. Annem İstanbul’dan dönmeden ben Trabzon Lisesine kaydoldum.

Annem, babası ( Adil Babam) ile Trabzon’a geldi. Ramazan vakti Annem hasta, sık sık bir şeyler yemesi lazım. Trabzon’da bırakın lokantayı, fırınlar ekmek vermiyor. Okul yemekhanesinden yalvar yakar çeyrek ekmek ve biraz peynir alışımı hiç unutamam. Annem benim kararlılığımı görünce kucaklayıp öptü ve “Benden habersiz sınava girip kayıt yaptırdığın için çok üzüldüm, çok kızdım sana ama bu senin hayatın oğlum, ne yaparsan yap hep yanındayım. Başar başarma bana Anne’ne ihtiyaç duyduğunda istesen de istemesen de hep yanındayım, seninleyim oğlum.” diyerek ayrıldı Trabzon’dan.

Beni Zafer’im ve Tamer de takip ederek ilkokul sonrası yatılı okudular.
Hülya’nın yatılı okumasına Annem ve Babam izin vermedi.

Yarı yıl ve Yaz tatilinde eve gelişimiz öncesi nasıl hazırlandığını, her birimiz için ayrı ayrı hazırlık yaptığını sonradan öğrenirdik. Yaptığı her şeyi, olması gereken, sıradan şeylermiş gibi sunardı, abartısız, gösterişsiz.
Evin üç erkek çocuğu da yatılı okuduğu için, bizim okula gidiş gelişimiz seremonilerden uzak sıradan olay gibiydi. Sanki sabah okula gidip akşam eve geliyorduk. Ortaokul yıllarımda buna içerledim, Anneme ve Babama da dillendirdim ama, kardeşlerim de yatılı okula başlayınca bunun ne kadar sağlıklı bir davranış biçimi olduğunu anlayabildim.
 Annem vedalaşmalara dayanamazdı. Bizi evden uğurlayınca gün başlıyor, biz eve girince gün bitiyordu onun için.
 Annem; 1970 li yıllarda 3 oğlu 1 kızı olan Annem.
Kanlıca’da mahalleli 2 oğlu 1 kızı var zannederdi, benim yüzümden.
Geç gelip erken giderdim.
 Her taraftan tehdit,saldırı,
Anne yüreği sevgisi.
Geceleri yatağımı yoklardı, geldim mi diye.
Geldiğimi görse de görmese de,
Alışkanlık olmuştu saat başı kalkıp yoklardı,
İlk kalp rahatsızlığında Babam” bu kadına bir şey olursa senin yüzündendir” deyince yığılıp kaldım hastane koridorunda.
 Ama kaç defa daha Babam bunu söyledi, Annem hastalandı sayamadım bile.
Ama bir gün bile bana ilenmedi ANNEM!.

Kendisi başını örtemez, namazını kılan orucunu tutan bir Müslümandı.
Aydınlanmış Aydınlık fikirli ANNEM..
Verili koşulları, resmi söylemi sorgulardı;
 “KADIN NE YAPSIN, BÜTÜN KİTAPLI DİNLERİN PEYGAMBERLERİ ERKEK.”

 “KADIN OLUP DA MÜSLÜMAN OLANIN, ERKEK OLUP DA MÜSLÜMAN OLMAYANIN
 AKLINA ŞAŞARIM”
                                     diye kendini ortaya koyan bir bilgeydi.

Çevresine neşe saçan, umut aşılayan, hayata sımsıkı sarılan ANNEM.

Bana umudu, sevgiyi, saygıyı öğreten ANNEM.
En büyük aşkını Babamı ve Zafer’imi de alıp bizi bırakıp gitti.

Gülen gözleri, sevgisi, yaşama bağlılığı ve umuda sarılışını miras bıraktı.

 İYİ Kİ ANNEM OLDUN.
NE MUTLU BANA Kİ SENİN GİBİ BİR ANNEM OLDU.
CANIM, IŞIKLAR İÇİNDE BANA BAKIYORSUN BİLİYORUM.
SENİ ÇOOK ÇOOK ÖZLÜYORUM..
ANNEM.

Feyzullah ÖZTÜRK
Ankara 10 Mayıs 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder